Asım’ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek
İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek!
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 106. yıl dönümüne ulaşmanın gururunu yaşamaktayız. Çanakkale Savaşı, yedi düvele karşı Türk milletinin dini, vatanı, bayrağı, namusu ve bağımsızlığı uğruna hayat-memat mücadelesi verdiği cihanda eşine nadir rastlanan olağanüstü bir zaferdir.
Kelimelerin yapılan harbi anlatmak için kifayetsiz kaldığı, milyonda bir ihtimal olan iki merminin havada çarpıştığı, ecdadımızın kendi cenaze namazını kılıp şehadete yürüdüğü, düşman işgal edecekse sütümü sana helal etmem oğul! diyerek on beşlilerin uğurlandığı, Seyit Onbaşıların, Yozgatlı Kınalı Hasanların, Lapsekili Ahmetlerin, İbrahimlerin 17. Alay Komutanı Yarbay Hasan Bey, Kınalı Alilerin, Anzaklı Ömerlerin, Saka Hüseyinlerin, daha nice isimsiz şehitlerimizin tarihe altın harflerle yazıldığı destandır.
“Çanakkale Geçilmez!” sözünün dünyaya ilan edildiği “Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor/Bir hilal uğruna Ya Rab, ne güneşler batıyor!” sözünün muhatabı bir mahşerdir.
Bizlere bu kutsal vatanı emanet eden, kendi yarasına ot tıkayıp düşmanının yarasına gömleğini sararak insanlık dersi veren ecdadımıza çok şey borçlu olduğumuzun bilincindeyiz. Bugün bu topraklar üzerinde huzur içinde yaşayabiliyorsak onların sayesinde olduğunu, gelecek nesillere bu inancı aktarmanın hepimizin boynunun borcu olduğunun farkındayız.
Bu duygu ve düşüncelerle Çanakkale Zaferi’nin 106. yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, ebediyete intikal eden aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum.
